Liberal Konsey

10.16.2005

Emerson: merhametten dogan maraz

En sonuncudan baslayayim. Bu tartisma bir liberteryenizm, liberal demokrasi tartismasi degil. Tartisma daha cok kafada netlesmis aciklamalar bulundurmakla bulundurmamak tartismasi. Ve bulundurmak demokrat olmadiginiz anlamina gelmedigi gibi bulundurmamak ve bunu yerinize yapacak birilerini adi liberteryen olan dunyanin disinda bulacaginizi ummak da sizi demokrat yapmaz.
Tekrar soylemeliyim ki, bloga donup de bakmadiginiz zamanlardaki yazilarimin konularindan da anlasilabilecegi gibi benim sosyalizm gundemim yok. Sosyalizmin niye kimilerince hala gundem olarak gorulebildigine bir anlam bulmaya calisiyorum. Ikincisi Ozan bana gene sevmedigim turden bir elestiri yapmis. "Nozicien dili iyi kavramis, ama farkli kaynaklardan beslenmedigi icin o dil zamanla tavsiyor" diyor. Ki bu da gene onceden beri belirttigim bir sorun: Ben;
a) Farkli kaynaklar okumuyor ve cok fazla Nozick okuyor olabilirim. (Ozan'in herhalde sandigi durum)
b) Farkli kaynaklari da Nozick'i de cok iyi okumus, sonra Nozick’i sarsabilecek bir seyle henuz karsilasmamis olabilirim.
c) Biraz baska seyler, fakat belki en az Nozick okumus, cunku okudugu bolumleri anlamakta zorlanmis ve bu zorunluluktan oturu pes etmis, fakat adamin o bolumlerde demek istediklerini gerektiginde turetebilecek olcude cozmus olabilirim. (gercek bu sonuncusu)

Bir okuma yaparken onunuzde iki tercih vardir: Teşhis düzeyi ve kritik düzeyi. Teşhis düzeyi okuduğunuz yazarın neden bahsettigini, hangi sorunla ilgilendigini ve jargonunu sınıflandırabilecek kadar okumak demektir. Hiç tanımadığı birisinin kullandığı jargondan onun hangi yazarı okuduğunu çıkartabilen, izleri tanıyabilen insanın o yazarı teşhis düzeyinde bildigi söylenebilir mesela. Kritik düzeyi ise bir yazarın neden o noktada oldugunu anlamaya çalışmak ve düşüncelerinin sınırlarına ulasma cabasi gostermek, dolayısıyla daha elestirel yaklasma yetkinligine ulasmak demektir, yani daha derin bir okuma.
Ne kadar becerebildigimi bilmiyorum, ama ben, sadece kritik düzeyinde okuyorum, bir yerde de buna mecburum yapim geregi; ilkokulda kavramsal bir matematik soruma cevap veremeyen ilkokul ögretmenim yüzünden derste sinirleri bozularak aglamis bir insan olarak, kafasina bir sey tamamen oturmadiginda bir cm ilerleyemeyen bir insan olarak. Bu zor ve zahmetli bir iş, ve insanın cok az sey okuyabilmesi ile de sonuclanabiliyor. Kimileri her şeyi birden çok hızlı ve o kritik düzeyinde okuyabiliyor; kimileri daha az bir hazim kapasitesine sahipler, bu yuzden eger kritik duzeyinde okumak istiyorlarsa yavas gitmeye mecburlar, kimilerinde de gene ayni hazim kapasitesi sinirlarindan oturu hizli gitmek, ancak teshis duzeyinde okumakla mumkun. Nozick orneginden belli oldugu gibi ben ikinci gruba girdigimi saniyorum.
Simdi basindan beri dikkat cekmeye calistigim su: Sadece teşhis düzeyinde okudugumuz yazarlari teshis edebiliyoruz diye bunlardan sıkılıyoruz anlasilan. Bir yazarin zihinsel izlerini sürebildigimiz anda bu o yazarin artik bittigi anlamina mi gelir? Yeni bir sey soylemedigi, kendini tekrarladigi vs. Mesela Nozick’in dili zamanla tavsiyormus? Bu bir gerekce mi gercekten, kulak dolgunlugu bir yazari tavsatir mi, rahat rahat “Nozick de artik tavsadi abi” diyebilen bir insandan cumlenin gerisinde cok sey bekliyorum ben, cunku Nozick tavsamişsa artik heralde büyük bi “katki” geliyor liberal teoriye diye, ama gelenler sadece Nozick olmayan bir kac isim. Oyle bir durum ki neredeyse “Nozick tavsadi, cunku Habermas diye birisi var ve bunun da buyuk yazar oldugu, fakat farkli gorusler savundugu biliniyor.” Peki Habermas? Yarin o da tavsamis olabilir, cunku daha baska ve onunla ayni fikirde olmadigi bilinen birileri oldugunu duyabiliriz bir yerden. Bir kac yazidir boyle beklemedeyiz, yakinda “Katkiyi beklerken…” diye bir romana baslayabilirim artik.
Bu yuzden benim Nozick olayina her halukarda a şıkkı olduguna Ozan’in kendiliginden karar vermesi ve bana baska kaynaklar da oku demesi benim karsi oldugum tutumun ozunu tesil ediyor. Ogrenci de degilim, profesyonel siyaset bilimci de ve elestiri icermeyen bir söz yüzünden yuzlerce kitap okumam mumkun degil. Farkli kaynaklardan beslenseydim ne hatayi yapmayacaktim, baska ne sekilde konusacaktim, bunu biliyorsa Ozan bunu anlatmali ve beni eleştirmeli, ben de içimde bir şüphe oluşuyorsa durumu öğrenmek için o doğrultuda okur kendimi gelistirebilirim, ben bunu su an yapmak istiyorum. Yoksa sırf bir statü nişanesi arar gibi şunu da okuduktan sonra konuşalım demenin anlamını çözemiyorum. Varsayalım ki okudum, ve görüşlerim aynı, değişmedi, aynı dili kullanıyorum; ne olacak? Varsayalim ki Nozick’le roportaj yapiyoruz, sıkıştırmak istiyoruz? “XX sizinle aynı fikirde degilmis buna ne diyorsunuz?”mu diyecegiz? Peki ya “Hangi konuda?” derse bize? (Gercekten. Habermas’i Nozick’le karsit baglamda kullanmadigini biliyorum Ozan. Ama bir kere dusunelim, mesela Nozick ve Habermas, ki alanlari biraz farkli da gorunse, siyasal sistem ongoruleri gelistiriyorlar kendi bakis acilarina gore. Birbirlerinin evrenlerinde hangi noktada celistiklerini biliyor muyuz? Birinin soyleyecegi, fakat digerinin kesinlikle kabul etmeyecegi nokta nedir ve niye oyledir? Bir ornek olarak mesela, bildigim kadariyla Habermas parlamentolarin yetkilerinin biraz daha arttirilmasi gerektigi gibi bir goruse sahip, muhtemelen Nozick buna karsi cikardi, ama Habermas liberteryen mantigi nasil refüze ediyor, ve bu refusalda onu düz salak bi solcudan ayiran nokta ne, bunu biliyor muyuz? Bence iste futbolun zemini bunlara dair olan bilgidir.)
Ben niye Nozician dili kullaniyorum? Bilmiyorum neden, zaten fark etmis de degildim oyle oldugunu, ama “Onun adi liberteryene cikmis, benimki de, demek ki benim onla ayni dili konusmam lazim” diye her soyledigini ezberlemis falan degilim mesela. Mantikli gelmistir de icsellestirmisimdir, ve daha sarsilmamisimdir olaylara o gozlukle bakarken ve insan “Hayir, mutlaka fikir degistirmem lazim, sabit kalmamaliyim” diye okumaz, sarsildigi zaman daha iyisini bulmak icin arayisa girer ve okur. Yoksa iyi bir okuyucu omrunde en fazla 2000 civarinda kitap okurmus, ortalama bir kitapcida siyaset, tarih, sosyoloji, felsefe bolumunde toplamda cok daha fazlasi var, ne yapacagiz simdi?
Nedir mantikli ve orijinal gelen bana Nozick’te; ilk 40-50 sayfada anlattığı ve cevirirken rastladigim rastgele ornekler, devletin öyle veya böyle, ama mutlak kurulacağına, anarsik bir duzen olamayacagina ve bir tek coğrafyada tek bir devlet olacağına ilişkin görüşleri, tazminat ve ceza arasında yaptığı daha once fark etmedigim ayirim, yaptırımsız yasak olup olamayacağına ilişkin spekülasyon, basketçi-profesör örneği ve bizden çok üstün uzaylı ırklar dünyaya inse bizim hayvanlara yaptığımız gibi bizi kesip biçmeye hakları olup olmayacağı gibi başkasına boş gelebilecek ama süper ufuk acici spekülasyonlar. Butun okudugum bunlar, simdi ben ne diyeyim Ozaninki gibi bir elestiriye.
Peki, asil daha onemli meseleye gelelim. Unended Quest (bitmeyen arayis) isimli Popper roportajinin ismini de şahit göstererek ve Emerson’un bir sözü ve pratigin teoriyi, hayatin kitabi aştığı gibi binbeşyüz metreden tanınabilen, ve normalde muhendislere gicik kapan insaat ustabaslarinin agzindan duymaya alisik oldugum popüler pragmatist söylemlerden mülhem bir iddia taşıyor ortaya: Bunca argüman dünyada her şeyi açıklayabilen bir teorinin olamayacağı, her şeyin meşveret vs vs olduğunu anlatmak üzere sergilenmiş ve liberteryenizm her şeyi açıklayan bir teori olduğu ve fakat liberal demokrasi teorisi bunu yapmadigi için biz de liberal demokrat demeliyiz kendimize gibi bir mantık kurulmuş. Herhalde sistem egemenlerinin göbek atarken artik ortadan yarilmalarini saglayacak tek iddia varsa o da budur, eger derdimiz buysa tabii.
(ki Ayn Rand’in Emerson’a karsi olmasi, Emerson’un dediklerinin dogru olmasi icin yeterli imis gibi bir izlenim edindim, senin icin olabilir dedigim gibi, ama benim icin yeterli bir sebep degil bu. Ben Rand’ı, bazı üstün insanların kendilerini gerçekleştirebilmeleri söz konusu olduğunda diğer insanları hiçe sayan ve ezip geçmelerine meşruiyet tanıyan bir güç ideolojisi kurgulamasi bağlamında eleştirmiştim, ve buna kendi yazilarindan somut ornekler verdim. Yoksa “tutarlı bir düşünce sistemi ortaya koymuştur, hem de o kadar tutarliydi ki, bir öte asamasi ancak diktatörlüktü” gibi bir eleştiri yapmaktan utanirim ancak. Insanlar boyle elestirilerden oturu fikir degistirmezler ve o zaman onlara kalin kafali da diyemezsin, cunku haklidirlar. Bence burada Emerson’un matematik hocalarinin ona acimasindan kaynaklanan bir sorunla karsi karsiyayiz. Zamaninda onu hak ettiği gibi sınıfta bırakmayarak dunyaya attiklari bir kaziktir bu laf iste (Tibuk ekolu belli oluyor di mi, hemen farkli partilere de uye olmaliyim tedavi niyetine.)
Aslinda Popper’in ne demek istedigini uzun uzun yazdim bu post icin once. Fakat sonra baktim ki kendi kendimi tekrarliyor gibi hissediyorum, kestim o bolumleri, aylarca gencyunuslar E-mail grubunda bin kere yazmistim, o yuzden artik Popper anlatamiyorum. Popper tutarlilik karsiti falan degildi, boyle bir yazisini goster, butun dernek uyelerine bir ceyrek altin alacagim, bu da cok ciddi bir iddia. Unended quest de o anlama falan gelmiyor. Bu sadece hic bir zaman tamamen emin olamayacagimiz ve surekli acik olmamiz gerektigi demek. Dunyanin bize sundugu imkanlarin dogrulama degil yanlislama oldugunu iddia eder Popper ve “dogruladik, demek ki dogru” diyemeyecegimizi, cunku baska ornekler cikabilecegini vs. ve ancak daha az yanlis bir noktaya ulasabilecegimizi. Sorun birisi bir kac noktasal olayi aciklamak icin bir teori ortaya attiginda baslar, ama sonradan cikan baska noktasal olaylar aciklamaya uyum saglamadiginda bunu yamamak icin gecici bir hipotez ortaya atar, cunku nesnel temeli olmayan bir sebeple aciklamayi hala dogru sayiyordur. Once gecici bir hipotezle durumu kapatir yanlislandigini kabul etmez. Sonra donup teoriyi, bu sefer o noktasal ornekle hic karsilasmayacak bicimde yeniden kurgular. Ve sonunda genel ve tutarliymis gibi gozuken, oysa aslinda sadece en bastaki bir kac noktasal olayin bizatihi kendi varliklarindan menkul bir teori ortaya cikar. Ve bu teoriye aykiri ornek gostermek artik imkansizdir, cunku verili olanlar harici orneklerle sinanamaz bir teoridir ortadaki. Burada anlatilan sey tutarli olmanin bizatihi yanlis oldugu, felsefenin sohbetin veya muzik siir gibi sanatin bir türü oldugu, gercekte hic bir seye hic bir aciklama, anlam getirilemeyecegi falan degildir. Tutarliligin bir kanit degil fakat guclendirici bir nitelik oldugundan oturu, istismar edilmesinin engellenmesidir. Ama dogru bir teori elbette tutarli olmak zorundadir. Sosyal veya fiziksel herhangi bir bilimsel teorinin amacı yalnızca ve yalnizca “tutarlı bir çerçeve” ortaya koymaktır.
Hucrelerimiz oksijenden ATP uretir ve ATP’den aldiklari enerjiyle calisirlar, oksijen olmadigi zaman baska sekillerde ATP uretirler, ama uzun bir süre oksijen olmadiginda olurler, biz de oluruz. Damarlarimizda kan dolasir, oksijen bu kana rengini veren alyuvarlarin icindeki hemoglobin isimli molekule yapisiktir. Hemoglobin bu oksijeni akcigerlerdeki alveol isimli keseciklerden alir ve onlara Karbondioksit verir, alveollere oksijen nefes borusundan gelir. Nefes borusu agiz ve burundan birer delikle disari acilir. Disaridaki havanin %21’i oksijendir ve oksijen dogada bulunan ve hep bulunmus bir elementtir.
Bir tutarsizlik var mi? Aciklama bulunamayan, henuz kesfedilememis noktalar olabilir, ama bir tutarsizlik yok, tutarlilik da yok. Bu hep boyleydi. Sadece biz goremedigimiz bolumler icin modeller olusturup tahmin yurutmeye calisiyoruz, sonra modelimize gore vucudun vermesi gereken tepki ortaya cikmadiginda modelin yanlis oldugunu anliyoruz. Vucut tutarsiz mi peki? Degil. Bir sonraki modelimizin daha az olayi aciklayabiliyor olma ihtimali var mi, yok. Sadece beklendigi kadar katki yapmama ihtimali var.
ITU’’de fizik hocamizin ilk derste soyledigi seylerden birisi bazi fiziksel olgularin incelenmedigi idi. Mesela demisti, “Bilardo topu hareketini incelemeyiz biz. Neden, cunku cok fazla degisken var ve ihmal ettigin zaman zarar vermeyecegini sandigin seyler aslinda sonuca buyuk etki edebilir, ve bu yuzden gerekmiyorsa incelemeye, modellemeye degmez.” Aramizda kimse kalkip da “Bu durumda dunyayi aciklayan fizik kanunlarinin aslinda olmadigi sonucuna varabilir miyiz?” diye acul bir soru sormamisti, kimse bilardo toplarının sürtünme, momentum, yercekimi gibi seylerden munezzeh olabilecegini de dusunmemisti. Bunu dusunmek, eger boyle dediyse, Emerson gibilere has bir durum.
Insan toplumuna iliskin ortaya atilan modeller icin de bunlar gecerlidir, modeller dogru olabilir veya olmayabilir, daha fazla sayida insanin durumunu aciklayabilir, veya tersi de olabilir. Ama tas ve sopalarla, mizraklarla savasiyor olmadigimiza gore iyiye gidiyoruz demektir, cunku 0,9999983… ihtimalle yanlis bir düzenmis o, ve yakin bir zamanda 0,9999984… olacak bu ihtimal insanlarin kafalarinda.
Şimdi unended quest’e dair iddiaya bir daha bakalim: Diyelim ki Popper’in demek istedigi sey tutarliligin otomatik olarak dogrulugu garantilemeyecegi olmasin da “tutarli bir teorinin kuramsal imkansizligi” olsun. Bu durumda hayati ve olmasi gereken sosyal duzeni nasil kurgulardik? Bir kere liberal demokrasi adinda cok genel bir teori, evet ne cok sey ifade eden bir teori, sonra… Sonrasi da “tutarlilik kucuk akillarin derdi”, yani lokal sartlardan turetilmis kucuk hipotezler. Yani bu Popper’in istedigi sey, oyle mi; iyi de bu bilimdisi teorinin tarifi??
PKK, IRA, Çeçenler, Filistinliler terörist midir, yoksa Türkiye Kürdistan’da, İngiltere İrlanda’da, Ruslar Çeçenistan’da, İsrail filistin’de işgalci midir? Hepsine ayri ayri karar verelim: “teror” diye bir tanim uzerinde uzlasmayalim mi demeliyiz? (Bir de sey diyelim istersen: Hepsinde ulkelerin kendi lokal durumlari sozkonusu, onu da en iyi ulkelerin kendi yoneticileri bilir.) Tabii ki hayir, oturursun BM’de, olaylardan soyut bicimde bir insani sebepsiz oldurmek nedir, ne zaman sebepsizdir, ne zaman mertlik ilkesine uygun bir oldurmedir, kim gerilladir, kim teroristtir, tartisirsin, bu konuda ortaya atilmis akademik dusunceleri ve tanimlari da gozonune alarak, bir sonuca varirsin. Yazarsin uluslararasi anlasmalara. Sonra kim kendi halkina eziyet ettigi icin o ulkede insanlar ayaklaniyorsa bunu tespit edersin ve uluslarasi uygulamani yaparsin, insanlarin her halukarda sahip olmasi gereken haklari, devleti kim olursa olsun boylece korumus olursun. Baktin ki teror olaylari artmiyor, hakkaten azalmis, dersin ki iyi bir tanim yapmisiz, daha da iyisini yapmaya calisirsin, ve teror gitgide azalir, biter mi; bitmez, ama azalir. Peki bunu yapmak icin neye ihtiyacin vardir, insanlarin ne tip uygulamalar yapan devletleri sevmedigine tabii, bu da senin adalete dair ve siyasal arayisini baslatir, iste teror sifirlanana, hatta daha yumusak itirazlar ortadan kalkincaya, mesela siyasi partiler de uyelerini kaybedip kapanincaya kadar bu arayis surer, hep yaklasirsin, ama insanlarin talepleri de bitmek tukenmek bilmedigi icin bunu da basarmaya hep yolun vardir, yani unended quest. (Bazen de soyle olur: Bolgenin hakiminin adamlarina karsi israrla silahli saldiri yaparak rustunu ispat eden bir grup ortaya cikarsa, ve arkasinda da guvenlik hizmetini artik ondan almak isteyen bir halk grubu varsa guvenlik hizmeti ureticileri karteli (mafya konseyi baskani da diyebiliriz) "Sen cekil bakalim kenara." der bolgenin o ana kadarki tek hakimine, "Bu territory’e artik giremezsin, bu cocuk ve bolgesi benim korumamda." der, konseye bir de o yeni bolgeden adam alirlar. Bak gene Nozician dil)
Ya da bunlara karar vermek için bir adalet algısına gerek yoktur da ahlak, vicdan, namus, insaf, haysiyet vesaire vesaire vesaire sahibi olmak yeterlidir de, (heeeeeeeeyt be) bunlara sahip her insan zaten neyin ne olduğunu görüyordur mu? (Bu belki neden Nuray Mert, veya her onumuze gelen yazari okumamamiz gerektigine bir kanit olarak kullanilabilir).
Burada kendimize bir isim bulmamiza gerek var mi bilmiyorum. Belki de en dogrusu bir ismimiz yokmus gibi davranmak ve barutumuz olcusunde hak hukuk anlayislarimizi ve insan dogasini birbiriyle tutarli modellere oturtmaya calismak, ve bunu kendimize karsi durust olarak, kanitlara dayali bicimde yapmak, yoksa sirf baskalari baska seyler savunuyor diye degil.

0 Yorumlarz:

Yorum Gönder

<< Home